Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

5 Haziran 2013 Çarşamba

Bir Çapulcunun Günlüğü




Dün, benim gibi çapulcu olan halkımla Ankara Kızılay Meydanındaydım,  ama öncesi de var tabi.  Evden çıkacağım zaman, annem beni göndermek istemedi. Eylemlerde polis şiddeti dolayısıyla ölenleri saydı, "ben seni yerde bulmadım oğlum" dedi, kendince haklıydı da. Sonunda ısrarlarıma dayanamayarak, yolumdan çekilmişti. Kapı ağzında, annemi haklı çıkarırcasına kendisine sarılarak helallik istedim, sanki demokratik bir eyleme değil de savaşa gidiyormuş gibi.

Eylem alanına vardığımda, annemle karkularımızın yersiz olduğunu düşündüm çünkü insanlar, davul-zurna eşliğinde halay çekiyorlardı, ben de müdahil oldum. Birbirini tanımadığı halde, birbirine bu kadar sıcak davranan bir topluluğu daha önce hiç görmemiştim. Orada Alevi-Sünni, Sağcı-Solcu ya da Türk-Kürt ayrımı yoktu, birbirimize tüm bu kimliklerin çok üstünde olan "çapulcu" kimliğiyle bağlanmıştık çünkü Başbakan, bizi öyle nitelendiriyordu. Bu İktidar döneminde ötelenen, ötekileştirilen kim varsa "çapulcu" kimliğiyle oradaydı.

Akşama kadar, piknik alanı gibi şen- şakrak olan, hiçbir olayın gerçekleşmediği bu alan polis'in girmesiyle gaz altında kaldı. Polis sağa sola gaz bombası atıyor, halkın üzerine TOMA'lar ile su sıkıyordu. İnsanlar, can havliyle kaçıştılar, mecburen ben de kaçtım. Annem bir kez daha haklı çıkmıştı. 

Halbuki, eylem alanında gördüğüm insanlar, İktidar'dan şiddet görmek değil, "özür dilerim, sizi de seviyorum, sizi anlıyorum, size saygı duyuyorum" gibi birkaç sevgi sözcüğü duymak istiyorlardı.

Yağan yağmurun etkisiyle iliklerime kadar ıslak halde eve geldiğimde, sesler duymaya başladım. Muhtemelen az evvel şiddete maruz kalarak alandan ayrılmak zorunda bırakılan insanlar, farklı bir protesto yolu geliştirmişlerdi ve bunu evlerinin balkonuna çıkıp tencere-tava ve ıslık çalarak yapıyorlardı. Tek başına hiçbir şey ifade etmeyen bir tencere sesi, tüm ülke tarafından çalınınca müthiş bir senfoni etkisi yaratıyordu. Üç-beş çapulcunun sesini kısan İktidar, ülke genelinde  çalan tencere-tava, ıslık ve yuhalamadan oluşan, çapulcuların senfonisini susturamıyordu, susturamazdı da.

Şiddetin çözüm olmadığını anlatmaya çalıştığımız bu yazımızı da  Gandhi'den bir alıntıyla bitirelim,  "Sevgi insanlığın, şiddet hayvanlığın kanunudur"


06.06.2013







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder