Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

11 Temmuz 2013 Perşembe

Çocuklara da Analara da kıymayın efendiler...


Bu ülkede ne değişirse değişsin, annelerin çektiği acılar hiç değişmedi. Hükümetler değişir, sebepler değişir, insanlar değişir ama annelerin çektiği acılar değişmez. "Cennet annelerin ayakları altındadır" gibi dini bir referansa rağmen bu ülkede anneler'e her gün cehennem hayatı yaşatılıyor. Düne kadar memleketin doğusunda süren kirli iç savaş dolayısıyla acı çeken anneler, bugün memleketin batısında devletin evlatlarına uyguladığı zulüm dolayısıyla ağlıyorlar. 

Başbakan, grup toplantılarında altı aydır şehit haberi gelmiyor, bu ülkeye barışı biz getirdik diye övünüyorken diğer yanda gezi'de olanları protesto etmek için sokağa çıkan insanların ölüm haberleri geliyor. Bu ölümlerin müsebbibi, temel görevi insanları korumak olan kolluk kuvvetleri ya da kolluk kuvvetlerince göz yumulan elinde sopa-pala ya da silah olan insanlar (Başbakan'ın deyimiyle evde zor tutulan %50) oluyor. Bizler, memlekete barış gelecek gibi safiyane bir beklenti içerisindeyken sokaklarda 90'lı yıllarda, doğuda meydana gelen faili meçhul cinayetleri aratmayan ölümler meydana geliyor.

Ethem Sarısülük (26), bir polis'in silahından çıkan kurşunla; Medeni Yıldırım (18), bir asker'in silahından çıkan kuşunla; Abdullah Cömert (22), kim olduğu bilinmeyen kişilerce kafasına aldığı darbelerle; Mehmet Ayvalıtaş (20), eylem'in içine dalan sivil bir aracın ezmesi sonucu ve Ali İsmail Korkmaz (19),  eylem dönüşü eli sopalı kişilerce öldürüldü.

Bu ölümler'le insanlara verdikleri acı yetmiyormuş gibi, bir de insanları salak yerine koyan açıklamalarla katiller aklanmaya çalışılıyor. Onlara göre: Ethem Sarısülük, polis'in eline isabet eden taşın silahı ateşe vermesi sonucu öldü; Abdullah Cömert, eceliyle öldü; Mehmet Ayvalıtaş, trafik kazası dolayısıyla öldü; Medeni Yıldırım, havaya ateş eden askerin silahının üstüne atladığı için öldü ve Ali İsmail Korkmaz, eylemci arkadaşları tarafından devleti karalamak amacıyla öldürüldü. Devlet'e göre çoğu birer kazaya kurban gitti ama bu olaylar şunu gösteriyor ki, bu ülkede aslında hepimiz kazara yaşıyoruz. 

Her ne kadar bu ülkenin kazara yaşayan diğer gençleri, evladı öldürülen annelere "anne üzülme, evlatların burada" diyerek destek oluyor olsalar da, hiçbir şey evladı öldürülen bir annenin acısını hafifletemez, hele ki evladının katilleri ellerini kollarını sallayarak geziyorlarsa.

"Analardır adam eden adamı, 
Aydınlıklardır önümüzde gider
Sizi de bir ana doğurmadı mı?
Analar'a kıymayın efendiler

Koşuyor altı yaşında bir oğlan,
Uçurtması geçiyor ağaçlardan,
Siz de böyle koşmuştunuz bir zaman
Çocuklara kıymayın efendiler"

Alıntı: Nazım Hikmet Ran