Türkiye'de anne olmak:
Yıllar önce faili meçhul cinayetlere kurban giden çocuğunun kemiklerinin bulunması için Galatasaray Lisesi önünde eylem yapmaktır.
Uludere'de kaçakçılık yaptığı gerekçesiyle katledilen çocuğunun cesedini katır sırtında taşımaktır.
Henüz çocuk sayılabilecek bir yaşta kirli bir savaşa kurban giden evladının ardından "vatan sağolsun" demektir.
On üç yaşındaki çocuğunun kolluk kuvvetleri tarafından, on üç kurşun ile gözlerinin önünde öldürülmesidir.
"Bana makarna yapar mısın anne? " diyen Ceylan Önkol'un makarnasını yiyemeden uçaksavar mermisiyle parçalanmasıdır.
Yaşıtları okuldayken, bir annenin fabrikada çalışan oğlunun pres makinasına sıkışan bedenini toprağa vermek zorunda kalmasıdır.
Samsunda, iki buçuk aylık Kübra bebeğin besin yetersizliği nedeniyle annesinin kucağında açlıktan ölmesidir.
Evladı daha fazla yemek yiyebilsin diye bir annenin "ben doydum yavrum,benim payımı da sen ye" diyerek aç kalmasıdır.
Yıllarca saçını süpürge ettiğin, evlat verdiğin erkeğinin seni paramparça ederek öldürmesidir.
Reyhanlı'da, ekmek almaya gönderdiğin çocuğunun bir daha geri dönememesidir.
"Anamızı ağlattınız sayın Başbakanım" dendiğinde "Ananı da al git" denmesidir.
Toplumda "cennet annelerin ayağı altındadır" gibi genel bir kanı yaygınken, ülke genelinde annelerin ayaklar altına alınmasıdır...
Tüm dünyada coşkuyla kutlanan ve mutluluklara vesile olan Anneler günü'nü yukarda saydığım sebeplerden ötürü kendi Anne'lerine eziyete çeviren Türkiyem, senin de Anneler günün kutlu olsun...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder