Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

30 Nisan 2013 Salı

Devlet İçinde Devlet ve Kanlı 1 Mayıs



Türkiye'de devlet içinde devlet,yani derin devlet kavramını ilk olarak Bülent Ecevit 1974 yılında Giresun'da yaptığı bir konuşmada dile getirmiştir.Daha öncesinde de böyle bir yapılanmanın olduğu her ne kadar biliniyor olsa da,ilk defa bir devlet adamı tarafından dile getirilmiştir.

Derin devlet,Anayasa'da belirlenmiş devlet dışında oluşturulan devlet yapısını ifade eden bir kavramdır.Son yıllarda bu kavramı Ergenekon ve Kck davalarında sık sık duyar olduk. Savcılar Ergenekon adında bir yapılanmanın olduğunu ve bu yapılanmanın devlet adına karar alıp uyguladığını iddia ederek yüzlerce devlet görevlisi,akademisyen ve askeri yargılamıştır.
Kck'da ise savcılar,devletten bağımsız olarak vergi alan,yargılayan ve gerektiğinde cezalandıran paralel bir devlet yapılanmasını işaret ederek yüzlerce Barış ve Demokrasi Partisi üyesi,belediye başkanı ve seçmenini yargılamıştır.

Diğer yandan Gülen Cemaati'nin devlete sızma olarak bilinen faaliyetleri herkesin malumudur.
Daha öncesinde ağır ağır ilerleyen bu sızma,Akp'nin başa geçmesiyle daha da hızlanmıştır.
25 Nisan'da Murat Karayılan,Milliyet Gazetesi'nden Aslı Aydıntaşbaş'a yaptığı açıklamada kendilerinde cemaate ait belgelerin bulunduğunu ve bu belgelere göre cemaatin her ilde devleti yöneten-yönlendiren komitelerinin bulunduğunu,istediği zaman istediği kişi ya da kurumu hukuk'a havale edebildiğini ve Oslo görüşmelerini basına sızdıranın da cemaat olduğunu söylemiştir.

Tarihe "kanlı 1 mayıs" olarak geçen 1977 yılı Taksim Meydanı saldırısı 34 kişinin ölümüne 136 kişinin ise yaralanmasına sebep olmuştu.Daha sonraki gelişmeler,o saldırının hükümeti zayıflatıp darbe zemini hazırlamak için o günün derin devleti tarafından yapıldığını gösteriyor.

1977'de derin devlet nasıl ki iktidarı zayıflatmak için kanlı 1 mayıs'a sebep olmuşsa,bugün farklı bir yöntem kullanan yeni derin devlet (cemaat) ise Oslo görüşmelerini sızdırıp kanın akmaya devam etmesini sağlayarak hükümet içindeki milliyetçi kanadı yanına çekmeyi amaçlıyor.

Sanıldığı gibi Akp'yi iktidara taşıyan cemaat değil,Akp'nin statüko karşıtı tutumu ve devlet içindeki derin güçlere karşı söylemiydi fakat söz konusu Ergenekon ve Kck olduğunda suçsuz insanları bile içeri alacak kadar gözü dönen hükümet, sıra cemaat'e geldiğinde susmayı tercih ediyor.

Murat Karayılan'ın açıklamaları,devlet kurumlarında her geçen gün gücünü hissettiren ve bazen Başbakan'a bile meydan okuyan açıklamalarda bulunan cemaat'in devlete sızma basamağını geçip devleti çoktan ele geçirdiği kanısını yaygınlaştırmaktadır.Bu ülkenin %99'u Müslümandır ama cemaat'çi değildir.Bir ülkenin kaderini tayin ancak ve ancak o ülkenin vatandaşlarının seçtiği bir İktidar'ın görevidir,gücünü nereden aldığı belli olmayan azınlık bir grubun değil...

Hükümet'in yıllardır koruduğu ve devlete sızmasına göz yumduğu cemaat'in bugün,hükümet ve devlete alternatif oluşturabilecek bir yapılanmaya gitmesi aklıma Ruhi Su'nun Irmak şiirini getirdi, bu yazıyı o şiirden bir alıntıyla bitirelim.

"Ağaç demiş ki baltaya,sen beni kesemezdin ama ne yapayım ki sapın benden.
 Bak şu ağacın bilincine sen,ölen ben öldüren yine benden"

                                   

                                                                       mütecessis seyyah (KapkaraMizah) on Twitter

                                                                       01.05.2013










Hiç yorum yok:

Yorum Gönder