Ortadoğu'da Arap Baharı denen bir süreç gelişti ve bizler bunu medya'nın bize yansıttığı kadarıyla
gözlemledik.Aramızda gösterilen'in gerçekleşenden farklı olduğunu düşünen külyutmazlar da vardı
ve Ece Temelkuran da bunlardan biriydi.Gazetecilik mesleğinin de gereği olarak olanları yerinde
gözlemlemek için Ortadoğu'ya gitti,gözlemledi.Sıra olanları anlatmaya gelmişti ama kitap okuma
oranlarının yerlerde süründüğü bir ülkede yaşıyordu,olanları yine kitap yoluyla fakat eğlenceli bir
çeşidi olan roman ile anlatmayı tercih etti.Aslında televizyon dizisiyle ifadesi,dizi müptelası halkımıza
durumun daha kolay anlatılmasını sağlayabilirdi ama Ece Temelkuran nihayetinde senarist değil
yazardı ve Türkiye'deki koşullar göz önüne alındığında çalıştığı gazeteden ayrılmak zorunda bırakılan
birinin senaristliğini yaptığı bir diziyi yayınlamak her kanal sahibinin göze alabileceği bir şey değildi.
Bütün bunların "Düğümlere Üfleyen Kadınlar" roman'ının okuyucuyla buluşmasına vesile olduğunu
düşünüyorum.
"Kolonyalizm ne acayip şey diye düşünüyordum kruvasana bakıp bakıp.Çölün ortasında niye
kruvasan yiyiyoruz ki biz? Bu insanların kendi emekleri vardı herhalde Fransız sömürgecilerden
önce.Ekmeklerini nasıl unuttular? Ne zaman? Ekmeklerini unutanlar tanrılarını da unutur mu bir
parça? Ekmeğin tanrının kırıntısı olduğunu göz önüne alınırsa..." ***
Ece Temelkuran'ın bu cümledeki sarsıcı tespiti aslında bütün olanları açıklamaya yetiyor.Arap
Baharı'nın bütün gizemi sömürgeciliğin farklı bir versiyonunun uygulanıyor olmasındaydı.Geçmişte
kruvasanı bu topraklara benimseten güç bugün 2008 yılında kriz'e giren sistemini canlandırmak için
Ortadoğu'da bir savaş'a ihtiyaç duyuyordu ve bunu kendi elleriyle yapmak yerine suya sabuna
dokunmadan Ortadoğu'daki ülkelerin mevcut dinamikleriyle yapmayı öngörüyordu çünkü Abd 2003
yılında "demokrasi" götürdüğü Irak'tan halen çıkamamıştı.Arap Bahar'ının estiği ülkelerde diktatör
olduğu söylenen liderler'in karşılarına dış güçler tarafından desteklenen muhalif ordular çıkarıldı ve
Abd'nin Irak'ta gerçekleştirdiği yıkımı bu ordular bu rüzgar'ın estiği ülkelerde gerçekleştirdiler ve bu
durum halen Suriye'de sürdürülüyor.
durum halen Suriye'de sürdürülüyor.
Arap Bahar'ı son bulduğunda diktatör piyonlar yerini demokrat piyonlara bırakmış olacak ve savaş
dolayısıyla yerle bir edilen bir bölge,emperyalist ülkeler'in çok uluslu şirketleri tarafından yeniden
inşa edilecek, böylece 2008'de gerçekleşen küresel kriz'in etkileri azaltılarak söz konusu ülkeler'in
petrolden elde ettiği döviz, emperyalist ülkelere aktarılacak.
Bu bağlamda Türkiye'nin son zamanlarda Suriye'nin iç işlerine müdalale etmesindeki amacı sürecin
sonunda yaratılan milyarlarca dolarlık pastadan pay almak istemesi olarak yorumlanabilir.
Arap Bahar'ı denen süreç bir taşla birden fazla kuşun vurulması sürecidir.Üstelik bu kuşlar'ın kendi
kendilerini vurduğunu göz önüne alırsak çok maliyetsiz ve karlı bir sürecin gerçekleştiğini
söyleyebiliriz.
Belki de Arap Baharı'nın tek iyi tarafı, Arap Halk'ının isyan ve itiraz etmeyi öğrenmiş olmasıdır...
Mütecessis Seyyah (KapkaraMizah) on Twitter
04.02.2013
Alıntı : ***Düğümlere Üfleyen Kadınlar (sy 103)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder